HAMARAT GELİN SOFRASI.... İŞTE BUDUR!
Buradaki sofra yazısında uzun uzun söz etmiştim. Eski iş arkadaşlarım ile telefon ya da mesaj yolu ile sürekli haberleştiğimizi ama iş toplanmaya geldiğinde bir türlü fırsat bulamadığımızı ve benim bu konuya kesin bir çözüm getirerek buluşma tarihi belirlediğimi anlatmıştım…
İyi ki de öyle yapmışım, şimdi her buluşmada bir sonraki kişi ve tarih belirleniyor ve biz düzenli olarak hasret gideriyoruz artık :)
Geçtiğimiz hafta sonu; üçüncü buluşmamız Ülkü’cüğümde gerçekleşti, ama ne buluşma!
"Necla Abla’nın Sofrası"ndan sonra blogumdaki en görkemli sofra oldu, Ülkü’nün sofrası :)
Ülkü bize bu sofrayı henüz on beş günlük evli iken kurdu, üstelik balayından döndüğünün ertesi günü ve bizi ezmek adına, utanmadan; “yoksa daha çok şey yapardım da, işte dün gelince bu kadar oldu” dedi !! :)
Ben bu sofrayı gördüğümde zerre kadar şaşırmadım biliyor musunuz?
Başka türlü olsa idi şaşırırdım sanırım, çünkü Ülkü’nün böyle hamarat bir hatun olacağı çook önceden belli idi.
Benim patates haşlamaktan bihaber olduğum :) Ülkü’nün getirdiği; mayalanmış bir poğaçayı yediğimde “nasıl yani normal bir insan, evde mi yaptı bunu şimdi?” diye hayret ettiğim günlerde düzenli olarak mutfak eğitimleri verirdi bana.
2004 yılında hazırlayacağım bir parti için; peynir dolgulu domates ve salatalık dilimleri fikrini vermişti mesela ve altı senedir
her davet soframda vardır bu şirinler.
Yalnızca gıda mühendisi ve catering firmasında üretim müdürü olduğu için değil, özel zevki, hobisi olduğu içinde çok başarılıdır mutfakta ve katıldığı yarışmalarda ödülleri vardır.
Bana her buluşmamızda; “kek, kurabiye yapma artık, farklı şeyler ekle bloga, safranlı, buğdaylı risotto, karamelize soğanlı baklava yufkasında biftek filan yap, ben vereyim sana farklı tarifler” diye fırça atıyor :)
En kısa zamanda bizim evde bir atölye çalışması yapacağız, Ülkü ve ben pişireceğiz, eşim fotoğraflayacak, sonra güzel bir sofra kurup, hepsini yiyeceğiz :)
Sofradaki tüm detaylar, Ülkü’cüğümün rafine zevkini yansıtıyordu, sade ve çok şık.
Tek üzüldüğüm nokta; evden çok acele ile çıktığımız için, eşimin fotoğraf makinesini yanımıza almamış olmamız :(
Bu sofra; çok daha iyi fotoğrafları hak ediyordu çünkü...
Soframızda klasik kahvaltı çeşitleri ve...
Herkesin beğenisi tek tek düşünülerek hazırlanmış, sayısız çeşit vardı. Ben çok sevdiğim için, kısır, eşim için patates kızartması ve kuru patlıcan dolması gibi…
Ayrıca, tüm detayları düşünmüştü Ülkü, sarımsak yemek istemeyenler için, közlenmiş patlıcan ve biberi sade hazırlayıp, sarımsaklı sosu ayrı servis etmek gibi...
Soframızda neler vardı? listesi yapacağım umarım unuttuğum bir şey olmadan :) ama özellikle belirteyim, soframız on kişilikti ve tüm yiyecekler gün boyunca sırası ile yendi...
Sizden tek ricam; Ülkü'yü üzecek, bir yeni gelinin, evinde ilk kez misafir ağırlamanın verdiği heyecan ile hazırlanmasındaki mutluluğu gölgeleyecek ve hevesini kıracak bir yorum yapmayın olur mu?
Soframızda neler vardı ?- Klasik Kahvaltı Çeşitleri
- Güveçte Kaşarlı Mantar
- Domates Soslu Biber Kızartması
- Közlenmiş Patlıcan ve Kırmızı Biber
- Kuru Patlıcan Dolması
- Top Köfteler ve Kızarmış Patates
- Fırında Baharatlı Tavuk
- Yoğurtlu Salatalıklı Patates Salatası
- Kısır
- Kıymalı Muska Böreği (fırında)
- Baharatlı Milföy Çubukları
- Damla Çikolatalı Kek
- İki Renkli Kedi Dili Bisküvisi ile Tiramisu
Ülkü'den yaşça büyüğüm ben ama çok daha büyük olmayı ve onun benim gelinim olmasını hayal ederdim hep :)
Ülkü’de bana; “gelinin olamıyorum madem, evlat edin sen de beni o zaman” derdi :)
Neyse ki, çok cici bir damadımız oldu da, gözüm arkada değil artık :)
Yüreği kayınpeder sevgisi ile dolup taşan! :)) Aytaç ve cici kardeşim Ülkü, her detayına ayrı bayıldığım muhteşem zevkli döşenmiş evlerinde ömürlerinin sonuna kadar çok mutlu yaşarlar umarım…
Bizde böyle muhteşem sofralar ile onlara konuk oluruz hep inşallah…
Yorumlar
Yorum Gönder