Ortanca kardeş sendromu…
Bu bir eziklik duygusu…
Beş kardeşin yanlış yerinde duruyormuşsun gibi…
Arada kalmışsın gibi…
İlginç ve acı veren bir sendrom…
Bu sendroma yakalandığıma eminim…
Çünkü ben, ortanca kardeşim…
Beş çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Bu durumu benden iyi bilen kişi yine bir başka ortanca kardeştir, siz büyükler, küçükler anlayamazsınız bizi :P Tecrübelerimle sabittir hepsi. Bu sendrom en az 3 kardeş olma durumuyla ortaya çıkan ve çift sayılı çocuğa sahip ailelerde asla görülmeyen bir sendromdur.
- Ortanca çocuklar hiçbir zaman ilk çocuk gibi şımarık, son çocuk gibi kıymetli olamayacaktır. O daha kardeşi doğduğu an arada kalmıştı.
- Büyük ve küçük kardeşler arasındaki köprüdür ortanca çocuk.
- “Sus! Sen büyüksün!” veyahut “Sus bakayım! O senin ablan!” Her zaman susturulmaya mahkûmdur ortanca çocuk...
- İlk çocuk olmaktan dolayı gelen şımarıklığı veya son çocuk olma ayrıcalığını tatma şansı olmayan, arada kalmış bir çocuktur…
- Yeri geldiğinde hem büyüğün hem de küçüğün sorumluluğunu almak zorunda kalan; hem büyük hem küçük çocuktur aslında ortanca çocuk…
- Arada sırada kendini arada kaynamış çocuk hissine kapılıp, ne yapsam yaranamıyorum tripleri atması muhtemel bir çocuktur ortanca çocuk…
- Yaramazlık sonucu evde yaşanan herhangi bir kazada suç tabi ki ortanca çocuğundur, o oyunun içinde yer almamışsa bile bu değişmez bir kuraldır! Küçük ve büyük birleşir ve ortanca çocuğu suçlu ilan eder!
- Yukarıdaki maddeye paralel olarak: Ortanca çocuğun kaderi her zaman diğer kardeşlerin çıkarlarına bağlıdır!
- İlk çocuk “ilk göz ağrısı, evin biricik çocuğu”, son çocuk “tekne kazıntısı, evin miniği” (Bizim evde evin 'tavşanı' olur küçük çocuk:D) gibi sıfatlar alırken ortanca çocuk avucunu yalar bu durumda. Otur aşağı bakiiim, ortanca çocuksun sen işte, ne sıfatı! Sıfatsız! :P
- Ortanca çocuk “Sen aslında evlatlıksın!” şakalarına maruz kalan zavallı, sevilesi çocuktur. Hele de ailenin diğer üyelerine pek benzemiyorsa ve inanmaya meyilliyse…
İyi yanları da yok değil arada kalmanın, şöyle ki:
- Asla evde işler ortanca kardeşe düşmez, anne, abla ve küçük kız kardeş sana fırsat bırakmadan her işi halleder; cansınız!
- Ev halkı ortanca çocuğun üstüne ne ilk çocuk kadar ne de son çocuk kadar çok düşmez; en özgür çocuğuzdur!
- Gerektiğinde küçüğü de büyüğü de parmağımızda oynatabilme yeteneğine sahibiz; köprüyüz ya!
- Sürekli küçük ve büyük arasında kaldığımızdan; uyumluyuz, pratiğiz, uzlaşmacıyız!
- Üstteki maddeye zıt olarak evin en asi çocuğuyuz, istemediğimiz bir şeyi asla yapmayız; isyankârız!
- Sofra toplanırken küçük ve büyük işbaşında olur, ortanca çocuk ise çoktan elini yıkamış kremini sürmüş koltuğa kurulmuştur; işini bilir!
- Her zaman küçük ve büyükle çok iyi anlaşır; psikolog gibi çocuktur!
- Küçükle büyüğün bir hatasını yakaladığında ‘anneme söylerim bak’ şeklinde şantaj yaparak kendisini eğlendirmesini bilir; zaman zaman çıkarcıdır!
- Bir sorun olduğunda savunması hazırdır; ortanca çocuğum, eziğim zaten böhüüü!
- Evde her eşyaya ortaktır: Ablanın tokasını mı kullandı ortanca çocuk? O artık onundur ve kimse buna karışmaz, karıştırmaz! :D Ortanca çocuk; ortaktır!
- Kendi hayatıyla ilgili tüm kararları hesapsız verme yetkisine… Off! Hayır henüz buna sahip değiliz, en azından ben değilim :)
Aklıma ilk gelenleri sıraladım, üstünde düşünsem daha çok şey çıkar muhtemelen. Aklıma geldikçe güncelleyeceğim aynı zamanda her daim silinme ihtimali olan bir yazı olacak. Bu yazının kaderi de ortanca çocuk kaderine benziyor :P
Şimdi buradan milyonlara sesleniyorum, orada olduğunuzu biliyorum! Ortanca çocuklar: Bizler ne ilk ortanca çocuğuz ne de son! Gelin birlik olalım, sendika kuralım gücümüzü… şaka şaka sadece “katılıyorum!” “Hayır katılmıyorum!” “Aa! bunu nasıl unutursun!” şeklinde görüşlerinizi bekliyorum, mutlaka benim aklıma gelmeyen sizin aklınıza gelmiştir. :)
Heyyy psikolojim yerinde, no panik!
*Girişteki yazı çok tanıdık geldiyse eğer, Secret Garden izlemişsin demektir :P Kendi çapımda uyarladım :)
Yorumlar
Yorum Gönder