Kamuoyunda İnternet Yasası diye bilinen yasada yapılan değişiklikler, 6518 yasa numarasıyla TBMM’den geçti ve yürürlük için Cumhurbaşkanı’nın onayını bekliyor. Mevcut 5651 sayılı yasa, 2007 yılında yürürlüğe girmiş ve özellikle ilk 7 maddesi değerlendirildiğinde internetteki aktörlerin hak ve sorumluluklarını açıkça belirlemesi açısından olumlu karşılanmıştı. Ancak erişim engelleme ile ilgili 8. Madde her zaman sorunların ana kaynağı oldu.
İnternet yasasında (5651) değişiklik yapan 6518 sayılı yasa, özellikle 2 başlıkta kamuoyunda çok fazla eleştiri topladı. Bunlardan birincisi, erişim engellemenin keyfiliğe yola açacağı, ikincisi kullanıcıların internet ortamındaki hareketlerinin izlenebileceği endişesi oldu. Her iki endişede de haklılık payı yüksek.
Konuyu toplam 6 başlıkta değerlendirmek daha iyi olacaktır.
1- İnternet trafiğinin izlenecek olması: Mevcut yasa, herhangi bir erişim engelleme yönteminden bahsetmemişken, uygulamada alan adından ve IP adresinden sitelere erişim engellenmektedir. Değişiklik sonrasında sitenin tamamının engellenmesi yerine sadece hukuka aykırı sayfanın (URL adresinin) erişime kapatılması da eklenmiş oldu. Dolayısıyla, her erişim sağlayıcı bünyesinde yasaklı URL adreslerini erişime kapatmak için internet trafiğinin filtre içinden geçmesi gerekecek, bu durum kullanıcılarının hareketlerinin izlenebilmesi ve hakkında veri toplanabilmesine olanak tanıyacaktır. Zira, bu bilgilerin herhangi bir erişim sağlayıcı çalışanınca dahi kolaylıkla toplanabilecek olması, haberleşmenin ve özel hayatın gizliliği açısından endişe vericidir.
2- Trafik bilgilerinin tutulma süresinin uzaması: Mevcut yasada da zaten erişim sağlayıcılar en az 1 yıl, yer sağlayıcılar en az 6 ay trafik verilerini tutmak ve saklamak zorundaydı. Değişiklik sonrası bu süreler 2 seneye kadar uzayabilecek. Mevcut yasada, herhangi bir suç soruşturmasında veya hukuki bir uyuşmazlıkta, mahkeme kararı veya savcılık talimatı ile bu veriler zaten istenebilmekteydi. Ancak yapılan değişiklikle, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu trafik verilerini yer, içerik ve erişim sağlayıcılardan istediği zaman istediği şekilde alma yetkisine kavuştu. Ayrıca, içerik üreten sitelerden ve kişilerden yani içerik sağlayıcılardan bilgi talep edebilme yetkisi kabul edilebilecek nitelikte değildir, çünkü bazı bilgiler ticari sır niteliğinde gizli olabilir, ya da kişisel ve/veya hassas veriler olabilir. Bu tür verilerin idari bir makamda toplanabiliyor olması da yine kullanıcıların özel hayatının gizliliğini ihlal edici nitelikte görülmektedir. Zira, bu verilerin ne amaçla alınacağı, nasıl işleneceği, ne şekilde saklanacağı ve bu verilere kimlerin ulaşacağı konusunda bir güvence düzenlemesi bulunmuyor.
3- İçeriğin yayından çıkarılması usullerinin değişmesi: Mevcut yasada, uyar – kaldır yöntemi benimsenmişti ve öncelikle başvurulması zorunluydu. En azından site sahipleri / yöneticileri şikayet edilen içerik hakkında bilgi sahibi olabiliyordu. Yasa değişikliğinde bu yöntem korunmakla beraber, önce içerik ve/veya yer sağlayıcıya başvuru zorunlu olmaktan çıkarılarak doğrudan mahkemeye başvurabilme imkanı getirildi. Mahkeme ilgili sayfa için erişim engelleme kararı verebileceği gibi olumsuz bir kanaat ile sitenin tamamına da erişimi engelleyebilir. Bu durum, bir çok site sahibinin güne sürpriz bir şekilde sitesinin kapandığı öğrenmekle başlayabileceği korkusu yaratıyor. Mevcut yasada, sadece ilgili içeriğin çıkarılmasına karar veriliyorken, maddenin yeni halinde içerik çıkarılması yerine, savunma hakkı verilmeksizin erişim engelleme söz konusu olabilecek. Kazancını internet üzerinde içerik yaratarak sağlayan bir çok girişim için durum tehlikeli bir hal alabilir.
4- Özel hayatın gizliliğinin ihlali halinin yargı kapsamı dışına çıkması: Yasa değişikliğindeki en dikkat çekici iki başlıktan birisi de yasanın özel hayat uygulaması. Bundan böyle özel hayatının gizliliği ihlal edilenler doğrudan TİB’e başvurup ihlal konusu yayınlara erişim engelletebilecekler. TİB Başkanlığı talimatıyla, özel hayatın gizliliği öne sürülerek bir çok engelleme yapılabilmesi idarenin yargı makamı gibi içeriklere müdahale etmesine açıkça imkan tanımış bir düzenlemedir. Kural olarak, kişi kamuya mal olmuş bir sanatçı, siyasetçi, sporcu bile olsa hayatının gizli alanına müdahale edilemez. Ancak söz konusu kişi kamuya mal olmuş bir kişi ise ve açıklanmasında kamu yararı varsa hayatının özel yönüne belirli bir miktar müdahale söz konusu olabilecektir. Tabi ki, bu müdahale sınırsız değil, nitekim yatak odası görüntülerinde kamu yararı olduğunu kimse söyleyemez. Her ne kadar Başkanlık kararının mahkemeye onaylatılması gerekiyor da olsa, sonuç olarak bu yeni madde keyfi kullanılmaya çok müsaittir.
5- Erişim engellemede yeni tekniklerin kullanılabilmesi: Yeni yasaya göre erişim sağlayıcıları birliği adı altında bir birlik kurulacak. Bu birliğin görevi erişim engelleme kararlarını yerine getirmek. Ancak, bu birliğin diğer bir görevi de alternatif erişim engelleme yöntemleri geliştirmek. Örneğin, engelli sitelere ulaşmak için kullanılan DNS değiştirme ve VPN kullanma da duruma göre etkisiz hale getirilebilecek.
6- Usule ilişkin değişiklikler: Mevcut yasada sadece katalog suçlar olarak adlandırılan sınırlı sayıda bazı suçlara ilişkin olarak erişim engelleme yapılabiliyorken, erişim engellemelerin kapsamı genişlemiş olacak. Kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin ihlali de erişim engelleme için yeterli olabilecek. 24 saat ve 48 saat gibi kısıtlı süreler, mahkemelerin iş yüküne ve karar almak süreçlerine uygun düşmeyebilir. Hukuka aykırı içeriğin kaldırılması halinde erişim engellenmesi kararının kendiliğinden kalkıyor olması olumlu bir düzenleme, ancak aksine yeni bir mahkeme kararı almadan erişim sağlayıcıların ve TİB’in siteyi yeniden erişime açması pek kolay gözükmüyor.
Yeni yasanın ekonomik etkilerine başka bir yazıda değineceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder