Fallout: New Vegas – %100 Türkçe Yama

Resim
Menü ve Görevler  % 100 Görev Açıklamaları  % 100 Notlar  % 100 Terminaller  % 100 Diyaloglar  % 100 Altyazılar  % 100 Bu yama  OyunÇeviri Ekibi  tarafından adına hazırlanmıştır. -Yama Update 7 (1.4.0.525) ile uyumlu hazırlanmıştır. -Ultimate Edition ile uyumludur. -Yamayı kurduktan sonra oyunu Launcher.exe’den başlatıp Veri Dosyaları’nı tıklayın, ardından FalloutNV-TR.esp’nin yanındaki kutucuğu işaretleyin. -Oyun içinden Altyazıları açmayı unutmayın. NOT: Yama bazı modlarla sorun çıkarabilir.  Yamanın Türkçeleştirdiği içerikler: -Fallout New Vegas -Caravan Pack -Classic Pack -Mercenary Pack -Tribal Pack ÖNSÖZ Bu RPG oyununu Türkçeye kazandırmanın hazzını yaşıyorum. Özellikle geniş evrene, ve derin hikâyeye sahip Fallout gibi bir oyunu çevirmek, şahsım adına gurur verici bir olay. Oyunculukta üst boyut olduğuna inandığım Rol Yapma oyunları her zaman ilgimi çekmişti. Çizgisel olmayan oynanış, farklı yollardan gidebilme, değişik stratejiler geliştirebilme, konuyu şekillendirebilme özelli

Zeytinyağlı Enginar Kalbi, Hamur Kızartması...


İnat etti, yaz gelmiyor bir türlü derken bugün başladık sinyalleri almaya. Yanlış okumadınız, burada bahar yok. Kıştan direkt yaza geçiliyor. Geçen yıl bu sıralardaki postları okursanız anlarsınız ne demek istediğimi. Hava raporlarına göre bugünden itibaren jet hızıyla yükselecekmiş dereceler. Malesef o güzelim püfür püfür bahar esintileri, rüzgarın taşıdığı tomurcuk kokuları burada yok. Varsa da o inanılmaz sıcak ve nemli hava bastırıyor olsa gerek; ben hissedemiyorum.

Türkiye'deyken bahar aylarının keyfi bir başka olurdu. Özellikle pazar tezgahlarına ufak ufak gelmeye başlayan yaz sebze ve meyvelerini görmeye ve satın almaya bayılırdım. Burada hiç pazara gitmedim, aslında kuruluyor da. Herhangi bir alışveriş merkezindeyken bile karşımıza geçip patlamış mısır yiyerek şovumuzu(!) izleyen Çinliler'in, pazara gittiğimde ne yapacaklarını kestiremiyorum. :) O nedenle cesaretim yok. Sadece karşı caddede bir ara sokakta, kendi yetiştirdikleri sebzeleri satan yaşlı Çinliler'le ufak bir ahbaplık kurdum. Onlardan sık sık mis kokulu çilekler, taptaze ıspanak ve marullar alıyorum. Hatta aldığım çileklerden neredeyse bir yıllık reçelimi bile yaptım. Tüm bunların yanında bir de alıştığım sebzeleri bulsam harika olurdu. Mesela burada enginar bulamıyorum, gerçi yardımcımın dediğine göre bu sıralar çıkması lazımmış ama geçen yıl o kadar aramama rağmen bulamamıştım. Bir de kereviz yok burada, sadece sapları var, kerevizin kökünü hayvanlara yedirdiklerine dair söylentiler duymuştum :) Bundan başka yer elması yok, acısı olmayan ince kabuk dolmalık biber yok, acısız olanlar da kafam kadar büyüklükte. Bir akşam yemeğine bir tek dolma pişirip üçe bölüyorum :) Bunlar haricinde çarliston biber yok bir de aklımda kalan.

Meyve derseniz işte burası bir cennet. Her türlü tropik meyveyi bedava gibi fiyatlara alabilirsi niz. Yalnız çok garip bir damak tadım olmalı ki, bunlardan ne mangoyu ne de avokadoyu sevebildim. Bildiğim tropik meyveler haricinde daha adını bile bilmediğim onlarcası var. Pek çoğunun tadına baktım ama favorim olacak kadar birini bulamadım. Bu yüzden burada en çok tükettiğimiz meyve ananas. Türkiye'deyken pahalılığından dolayı sadece ağzımın suyunu akıtmakla yetindiğim ananas şimdi neredeyse her gün soframızda. Burada ananası ilk gördüğümde ayıklama şekilleri çok hoşuma gitmişti. Türkiye'de Migros'ta gördüğüm ayıklama şekliyle oldukça ziyankarlık yapılıyor, verdiğiniz paranın ancak yarı karşılığını alabiliyordunuz. Neden mi? Türkiye'de ananası bir makineye oturtup, bir kolu çekiyorlardı ve ananasın ortasındaki 2-3 cm.lik yuvarlak kısım ve dış kabuğunun altındaki en ez 2 cm.lik kısım kayıpla sonuçlanıyordu. Geriye küçücük ananas simitleri kalıyordu. Burada ise bu kadar ucuzluğa rağmen, asla israf yapılmıyor. Önce dış kabuğunu alıyorlar sonra da düğme gibi kısımları kabak oyacağı gibi bir aletle çıkarıyorlar. Böylece ortaya hiç israf edilmemiş yandaki gibi şık şekilli ananaslar çıkıyor.

Yine de insan bulduğu değil illa bulamadığı şeylere takıyor kafasını. Hala çıkıp çıkmayacağı meçhul enginarı beklerken, Metro markette konserve enginar kalplerini buldum bir gün tesadüfen. Gerçekten nefis tatları var. İnternette konserve enginar kalbinin nasıl pişirileceğine dair özel bir tarif bulamadığımdan tecrübelerime dayanarak bu tarifi ortaya çıkardım. Bahar ayları yaklaşırken elinizdeki şansı değerlendirip sofralarınıza bu karaciğer dostu sebzeyi konuk etmeyi ihmal etmeyin derim.

Malzemeler:
Konserve ya da taze enginar kalbi-12 adet kullandım
Yarım su bardağı bezelye
1 iri havuç-yarım ay şeklinde dilimlenmiş
1 büyük kuru soğan-jülyen doğranmış
2 tatlı kaşığı toz şeker
1/2 limon suyu
Yeteri kadar su
Tuz
1/4 su bardağı zeytinyağı
Süslemek için dereotu

Yayvan bir tencerede zeytinyağımızı kızdıralım. Soğanları hafif pembeleşene dek kavuralım, içine havuç ve bezelyeleri ekleyelim. Sebzeleri bir parmak geçecek kadar suyu da ilave edip tenceremizin kapağını kapayalım. Kısık ateşte havuç ve bezelyeler pişene dek pişirelim. Havuçlar yumuşayınca enginar kalplerini, limon suyunu, tuz ve şekeri ekleyelim. Suyunu kontrol edelim., gerekirse ekleyelim. Kısık ateşte kapağı kapalı olarak yarım saat pişmeye bırakalım. İyice soğuttuktan sonra arzuya bağlı olarak dereotları ile süsleyip servis edelim.


Bu yazıya eklemek istediğim bir diğer tarif ise hamur kızartması. Bugüne dek pek çok hamur kızartması yaptım ama bunun gibi lezzetli ve bir gram dahi yağ çekmemiş olanını pişirmemiştim. Dün sabahki kahvaltımızı ziyafete dönüştüren bu tarif için Hanife'ye çok teşekkürlerimi sunuyorum. Tarife buradan ulaşabilirsiniz. Hamurları kalıpla kesme fikri hiç aklıma gelmemişti, sunumları o kadar güzel oldu ki, ekmek yemeyen oğlum "kalpli ekmek" diye diye dört taneyi bitiriverdi. Bu fikir için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fallout: New Vegas – %100 Türkçe Yama

Girne Amerikan Üniversitesi ile Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de oku!

FileViewPro 2013 1.5.0 Türkçe Full Tam indir