Uzun bir aradan sonra merhaba hepinize. Ara ara girebildiğim kadarıyla blogumda hala yorumlarınızı görmekten dolayı çok mutluyum. Sizleri çok özledim ama yapacak o kadar çok işim vardı ki... Belki hatırında kalanlarınız olmuştur, bu senenin bizim Çin'deki son yılımız olması gerekiyordu. Ama şartlar farklı gelişti ve en az üç yıl daha buradayız gibi görünüyor. Sizlerle haberleşemediğim süre boyunca taşınma hazırlıkları yaptım. Artık Wuhan'da değil Şangay'da devam ediyoruz maceramıza. Şangay'a yerleşeli sadece iki hafta oldu. Bir kaç ay öncesinden ev bakmaya başlamıştık, sonunda bize uygun bir yer bulduk ve nihayet taşınma işlerimizi bitirdik.
Burası eski yaşadığımız şehirden çok daha farklı. Sanki Çin'de değil bir Avrupa ülkesinde gibiyiz. Etrafımızda çok fazla yabancı var tabii oldukça fazla sayıda Türk de. Gelmeden önce bir e-mail grubu sayesinde çok hoş insanlarla tanışmıştım. Gelir gelmez de buluştum. Dün ise 23 Nisan dolayısı ile hazırlanan bir aktiviteye katıldık. Bu sayede pek çok da Türk'le tanışma fırsatı buldum. Şimdiden kendimi buradaki yaşama ayak uydurmuş kabul ediyorum ama eski arkadaşlarımı da çok özlüyorum. Aslında şehir değişikliği yapmak, ülke değişikliği yapmaktan daha kolay. Üstelik bir sonraki gittiğiniz yerin eski şehrinizden daha fazlası varsa o zaman daha bile kolay oluyor. Burada Türkiye'de olan hemen herşeyden var. Bu da yemek pişirmeyi hobi edinen benim gibiler için bulunmaz bir nimet.
Yine de tüm olumlu yanlarına rağmen burası bize hala çok yabancı. Wuhan'da pek çok anımızı, arkadaşımızı bıraktık. En zoru oğlumuz için oldu, geride kalan arkadaşlarını çok özlüyor, onları dilinden düşürmüyor. Yenilerine de alışacağı zaman gelecek ama sonunda yine ayrılmak zorunda kalacağız. Expat hayatı gerçekten kolay değil. Yeni bir yer, alışma devresi ve derken ayrılık. Bakalım üç yıl sonra neler olacak, zaman ne gösterecek...
Geçen süre zarfında buralarda pek yoktum ama mutfağım tam yol çalıştı. Özellikle de eski şehrimizden ayrılmadan önce oğluma erken bir doğumgünü ve veda partisi düzenledik okulunda. Bu seneki temamız Tren Thomas'tı. Pasta malesef taşınma telaşım nedeniyle istediğim gibi olmadı, figürlerde de zorlandım gerçekten. Ama oğlumun pastasını görünceki sevinci yeterdi doğrusu. Bugün O'nun gerçek doğumgünü, blogumda yer vermeye o kadar alıştım ki, yine arşivleyip sizlerle paylaşmadan duramadım olanca yoğunluğumda.
Bu pastanın içi için yeni bir pandispanya denedim, yiyenler bayıldı. Pandispanyanın tarifini yanlış hatırlamıyorsam "allrecipes.com"dan almıştım ama linki bulamıyorum şimdi. Bu tarifi yapıp öylece de yiyebilirsiniz, tarifte hiç çikolata kullanılmamasına rağmen oldukça yoğun bir çikolata tadı alıyorsunuz. Pandispanyayı 1-2 gün önceden yapmanız halinde de traşlamaya da çok uygun oluyor. Pastanın kreması için de çikolatalı ganaj hazırladım.
Pandispanya için malzemeler (İki katlı bir pasta için 1,5 ölçü hazırladım, aşağıdaki ölçüler tek bir pasta için)
2 kap kaynar su (cup ya da 1 su bardağına göre ölçebilirsiniz)
1 kap kakao
2+3/4 kap un
1 paket kabartma tozu
1/2 çay kaşığı tuz
200 gr. yumuşak tereyağı
2+1/4 kap toz şeker
4 yumurta
1 paket şekerli vanilin
Yapılışı- Fırınımızı 175 dereceye ısıtalım. 22-23 cm'lik kalıbımızı yağlayalım. Bir kapta kaynar suyu kakao ile karıştıralım, topak olmamasına dikkat edelim. Karışımı iyice ılınana dek bekletelim. Bir başka kapta un, tuz ve kabartma tozunu karıştıralım.
- Büyükçe bir başka kapta tereyağı ve toz şekeri krema haline gelene dek 4-5 dakika çırpalım. Yumurtaları tek tek ekleyelim, her bir yumurtayı karışıma iyice yedirelim. Şekerli vanilini ekleyip sırasıyla biraz unlu biraz kakaolu karışımı ekleyerek her iki karışımı sırayla karışıma yedirelim.
- Karışımı kalıbımıza döküp ısınmış fırınımızda pişirelim. (Fırınınızın kapağını ilk 20-30 dakika sakın açmayın)
Yorumlar
Yorum Gönder