BALIK SOFRASINA SOSYETİK BİR ARA SICAK :)Bu blog yazma işi hakikaten çok enteresan bir konu.
“Hoppala bu da nasıl giriş” dediğinizi duyar gibiyim ama ne yapayım aklımdaki düşünceleri aktarmak için uygun bir giriş cümlesi gelmedi aklıma :)
Bloga tarif eklerken, daha doğrusu fotoğraf altı yazısını yazarken, zaman zaman yorum tahminleri de yapıyorum.
İşte; “bu yazı şöyle beğenilir” ya da “şu kısmından şöyle bir soru gelebilir” şeklinde.
Ama hiçbir zaman bu tahminlerimi tutturamıyorum.
Örneğin; yayınlayıp, yayınlamamakta bile kararsız kaldığım, çok basit bulduğum;
Patates Topları sizden büyük övgü topluyor ya da “alt tarafı bir kek çırpmışsın Müge, yayınlama bence” deyip, sonra tarif yokluğundan yayınladığım
Pudingli Kek neredeyse yüz yorum alabiliyor.
Tam tersi olarak; hem fotoğrafı ile beni benden alan, lezzeti çevremdekiler tarafından; “olağanüstü, ben böyle bir şey yemedim hayatımda” yorumları alan, sizden de; “denedim, şahane bir çorba oldu” yorumları gelmesine kesin gözüyle baktığım;
Sebzeli Tavuk Suyuna Şehriyeli Çorba günlerdir öksüz çocuk gibi sayfada durabiliyor :)
Şaşkınım evet şaşkınım, sevgili okuyucularım, bunun nedeni de sizsiniz, beni hep şaşırtıyorsunuz :)
Giriş cümlesindeki kafa karışıklığını anladınız şimdi değil mi? :)
Gelelim tarifin detaylarına; bu konuda ilham kaynağım Sofra dergisinin deniz ürünleri eki oldu. Fotoğrafını gördüğümde;
Balık Sofrası için şahane bir ara sıcak olur diye düşündüm ama tarifin detaylarını okuduğumda, alt dudağım hafifçe büküldü. :(
Tarifin orijinalinde; çiğ soğan ve çiğ sardalya asma yaprağına sarılıp, ızgarada kızartılıyordu.
Düşündüm; yaprak yağsız ızgarada kağıt gibi hemen pişince tadı nasıl olurdu? Yaprak hemen piştiği için balık ve soğanın pişme ihtimalide çok düşüktü, ısırınca çiğ soğan ve balık yemek hoş olur muydu? Bence olmazdı. Yani tarif bu haliyle aklıma yatmadı.
Bende
Baklava Yufkasında Levrek tarifinden yola çıkarak, kendi tarifimi oluşturdum. Çiğ balık yerine konserve, çiğ soğan yerine karamelize ettiğim soğan, ızgara yerine soğanı kavurduğum tavayı kullandım :)
Sonuç; şahane! Tarifin orijinalini halamın balık sofrasında yemiş, hiç beğenmemiş olan annem bu haline bayıldı :) -araya ufak da bir görümce dedikodusu sıkıştırmış olduk, çaktırmayın- :)
Balık sofralarınız başta olmak üzere her sofraya yakışacağını düşündüğüm bu tarifi; misafirler gelmeden birkaç saat önce hazırlayıp, servis etmeden önce kızartabilirsiniz. “Birkaç gün bekler mi?” derseniz, yanıtı bilemiyorum, denemedim. Salamura yaprağı, yarım saat kadar sıcak suda bekletmek bana göre yeterli oldu. Siz çok çok yumuşak olsun derseniz, yarım saat kadar haşlayabilirsiniz.
Başka konserve balıklar ile örneğin ton balığı ile de yapabilirsiniz. Tamamen damak zevkinize kalmış.
Malzemeler- 12-13 Adet (salamura) Asma Yaprağı
- 12-13 Adet (konserve) Sardalya
- 1 Adet (büyük) Kuru soğan
- 3-4 Dal Maydanoz
- 2-3 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
- Tuz, Karabiber
Yapılışı
- Asma yapraklarını yarım saat kadar kaynar suda bekletin ve süzün.
- Soğanı yarım ay şeklinde (piyazlık) ince ince doğrayın.
- Bir teflon tavada; soğanları zeytinyağ ile orta ateşte sürekli karıştırarak rengi yer yer kahverengiye dönecek şekilde kavurun. Ateşi kapatıp, kıyılmış maydanoz ekleyin ve tuz, karabiber ile tatlandırın.
- Asma yaprağının uç kısmına bir tane sardalya koyun. Üzerine soğanlı harçtan bir yemek kaşığı kadar koyun, yanlarından biraz içeri kıvırıp, sarın.
- Soğanı kavurduğunuz tavayı (yıkamadan ve yağ eklemeden) tekrar ısıtın.
- Hazırladığınız sarmaları, orta ateşte, önlü arkalı kızartın.
- Sıcak servis edin.
Yorumlar
Yorum Gönder