HER KÖŞESİ AYRI ZEVKLİ BİR SOFRA…
Evet, benim şu an bir mutfağım olmayabilir, misafir ağırlayamıyor ve sofra hazırlayamıyor, bu nedenle basit ofis yemeklerimi yayınlıyor da olabilirim. :)
Ama konuk olduğumuz birbirinden güzel ziyafet sofralarını sizinle paylaşabilirim öyle değil mi?
Maksat “gözümüz şenlensin ve hafta sonu ağırlanacak misafirlere yeni fikirler olsun” ise Necla Abla’nın sofrasından daha iyi bir örnek düşünemiyorum ben.
Necla abla’yı blogumu takip edenler artık çok iyi tanıyor. Onun
kurduğu sofralar hem bin bir çeşidi ile hem lezzeti ile ve en önemlisi
göz ziyafeti çekmesi ile dillere destandır.
Şahsen ben kendisinin en fanatik hayranlarındanım :)
Zaman zaman sohbet ederken, o kadar çok benzer yanımızı buluruz ki; “Necla abla acaba sen benim annem olabilir misin? hastanede bir karışıklık falan olmasın” derim :)
Simetri ve düzen takıntımızdan tutunda, giysilerimizdeki sadeliğe ama yemeklerimizi tam tersi elimizden geldiğince süslememize kadar :)
Benim zeytinyağlı kereviz yaparken havuçları çiçek kalıbı ile kesmem gibi o da mantıları çiçek kalıbı ile keser mesela :)
Abant
gezisinde, piknik yaparken sepetinden çıkarttığı, porselen kahve fincanları, ayaklı kadehler hala aramızda espri konusudur mesela :)
Geçenlerde beni arayıp, akşam çayına bekliyoruz dediğinde her zamanki gibi müthiş zevkli bir sofra ile karşılaşacağımızı tahmin ediyordum, sizinle paylaşacağım güzel kareler çekeceğimizi de ve yanılmadım…
İşte sizlere çay sofralarınız için bilinen tariflere bile farklı sunum seçenekleri verecek; muhteşem zevkli bir Necla Abla sofrası daha…
Mercimek köftesini bilinen klasik sunumu yerine minik toplar şeklinde hazırlamıştı mesela… Bende yaptığımda fotoğrafını çekerken bu şekilde hazırlamaya karar verdim :)
Lezzetli bir patates püresi ile hazırlanan çanakların içini Meksika fasulyeli salata ile doldurmuştu. Bu süper fikride hemen not aldım, içi farklı farklı malzemeler ile doldurulmuş bir patates çanakları dosyası gelebilir pek yakında :)
Yufka ile hazırladığı ve çiçek kalıbı ile kestiği yağ mantısı hakikaten şahane idi. Mantıların servis saatine kadar yumuşamaması için; sarımsaklı soslu yoğurdu ayrı bir tabakta, mantıları ayrı bir tabakta bekletmişti. Bunu da en kısa zamanda deneyip sizinle paylaşmak istiyorum… Tabi benim en kısa zaman dilimimde :)
Nane likörlü elma tatlısı ise yemelik değil fotoğraflıktı sanki :) Bir tatlı bu kadar mı fotojenik olur :)
Bu tatlının likör yerine gıda boyası ile hazırlanabileceğini de belirteyim. Daha önce pişirdiğim
Elma Tatlısı’nı kırmızı ve yeşil gıda boyası ile pişirip, bir çocuk doğum gününde rengarenk hazırlayabilirim mesela :)
Kapanış fotoğrafı da Necla abla’nın ince zevkini yansıtsın istedim, sofradaki pek çok şey gibi bu çaydanlığı da görünce, eşime; “hemen çek hemen” dedim :)
Necla abla’ya hem bu güzel sofraları hem verdiği fikirler ama hepsinden önemlisi neye elimi atsam verdiği sonsuz destek için minnettarım, bir kez de bu yazı ile teşekkür etmek isterim kendisine…
Yorumlar
Yorum Gönder