Fallout: New Vegas – %100 Türkçe Yama

Resim
Menü ve Görevler  % 100 Görev Açıklamaları  % 100 Notlar  % 100 Terminaller  % 100 Diyaloglar  % 100 Altyazılar  % 100 Bu yama  OyunÇeviri Ekibi  tarafından adına hazırlanmıştır. -Yama Update 7 (1.4.0.525) ile uyumlu hazırlanmıştır. -Ultimate Edition ile uyumludur. -Yamayı kurduktan sonra oyunu Launcher.exe’den başlatıp Veri Dosyaları’nı tıklayın, ardından FalloutNV-TR.esp’nin yanındaki kutucuğu işaretleyin. -Oyun içinden Altyazıları açmayı unutmayın. NOT: Yama bazı modlarla sorun çıkarabilir.  Yamanın Türkçeleştirdiği içerikler: -Fallout New Vegas -Caravan Pack -Classic Pack -Mercenary Pack -Tribal Pack ÖNSÖZ Bu RPG oyununu Türkçeye kazandırmanın hazzını yaşıyorum. Özellikle geniş evrene, ve derin hikâyeye sahip Fallout gibi bir oyunu çevirmek, şahsım adına gurur verici bir olay. Oyunculukta üst boyut olduğuna inandığım Rol Yapma oyunları her zaman ilgimi çekmişti. Çizgisel olmayan oynanış, farklı yollardan gidebilme, değişik stratejiler geliştirebilme, konuyu şekillendirebilme özelli

Dukan Diyetimde Son Durum :)

zayiflama-kolaj

BEFORE AND AFTER :)
Blogumda; bugüne kadar her türlü paylaşımda bulundum. Ağırlıklı yemek tarifleri, sofra görüntüleri, püf noktaları, faydalı bilgiler vs...
Evet, kabul ediyorum çoğu zaman tarif vermeyerek sadece dertleştiğim, mutlu ve hüzünlü anlarımı paylaştığımda oldu, amma velakin hiç bir zaman, bir "öncesi - sonrası fotoğrafı" paylaşacağımı düşünmemiştim sanırım yayınla tuşuna basana kadarda inanmayacağım. :)
En çok kararsız kaldığım noktada kolajdaki ilk fotoğraf oldu, göz zevkinizi bozmak istemedim açıkçası hele yeni yazı yazma aralığının ortalama bir ay! olduğu şu günlerde böylesi bir görüntünün haftalarca en üstte durması kafamda çok soru işareti yarattı.
Ama sonra kendime dedim ki; Müge bu senin gerçeğin, sadece bir kaç ay önceki halin. Kurslarda eşim fotoğraf çekerken "sakın beni çekme" dediğim halim, "madem çekeceksin, dur yan durayım da daha zayıf çıkarım" dediğim halim :)
"Kendinle barış Müge" dedim, o fotoğrafa bakmaktan korkma! Hatta bunu bir adım daha ileriye götürüp, bu fotoğrafın bir çıktısını buzdolabına yapıştırmaya karar verdim. O derece! :)

Efendim biliyorsunuz 7 Mayıs'tan beri Dukan diyeti yapıyorum. Hedefim; 12 kg. idi. Dün itibariyle 11 kg. vermiş bulunuyorum.
Ve Pazartesi günü itibariyle; diyetin 3.evresi olan güçlendirmeye geçiyorum.
Seyir evresinde neler yaptın? neler yedin? derseniz sözümün arkasındayım derim. :) Yani bir önceki yazıda da uzun uzun anlattığım gibi öyle çok özel bir şey yapmadım.
Bunu her platformda söylememe rağmen, abartısız her gün onlarca mail ve mesaj alıyorum, hepsinin ortak noktası; "özel bir şey yapmasınız da lütfen ne yediğinizi yazın, fikir verir" :)
Benden günah gitti o halde yazıyorum... :)

Öncelikle ben beş gün Atak Evresi yani saf protein günleri yaptım.
Sonrasında Seyir Evresi'ne yani protein+sebze kısmına geçtim. Bu aşamayı da 5+2 şeklinde uyguluyorum. Pazartesi ve Perşembe günleri saf protein yapıyorum, diğer günler sebze+protein yapıyorum.
Kahvaltıda; protein günlerinde; haşlanmış yumurta, peynirli omlet, light peynir, pastırma, dana jambon, salatalık turşusu, sınırsız çay.
Protein+sebze günlerinde; yağsız, sadece su ile hazırladığım menemen, mantarlı omlet,  light peynir, pastırma, dana jambon, domates, salatalık, biber, nane, maydanoz gibi otlar ve çay.
Öğle ve akşam yemeklerinde; protein günlerinde; haşlanmış tavuk, ızgara et, balık, ekmeksiz köfte.
Protein+sebze günlerinde; taze fasulye, ızgara kabak, közlenmiş patlıcan, biber, domates, haşlanmış ya da ızgara tavuk, et, balık, ekmeksiz köfte, ton balıklı yeşil salata, buharda haşlanmış brokoli, mantar, yoğurtlu havuçlu meze, çılbır, cacık, vb.


Dukan diyetinin en önemli özelliği sınırsızlık yani izin verdiği her şeyi sınırsızca tüketebiliyorsunuz ama bir şartla; her öğünde tüketmemek.
Mesela sabah kahvaltıda domates, salatalık yediysem akşam ton balıklı salatama sadece kıvırcık, maydanoz, nane havuç vs. koyuyorum gibi...
Her salataya mutlaka kuru soğan ekliyorum, hem de bolca. Zaten severim soğanı, sarımsağı ama bu diyette özellikle öneriliyor.
Salatalara limon yerine balzamik sirke koyuyorum, balzamik sirkenin hafif yağlı gibi bir yapısı olduğu için yağ isteğimi de azaltıyor.
Zaten Dr.Dukan da diyor ki; "balzamik sirke sevmiyorsanız çok yazık, çünkü hem tatlı, hem ekşi, hem tuzlu hissi veren ender yiyeceklerdendir." Ben buna "yağlı gibi" özeliğini de ekliyorum. :)
Protein günlerinde zorlanıyorum açıkçası çünkü eti, tavuğu tek başına yemek çok eğlenceli değil ama sebze günleri çok rahat, çok fazla seçeneğiniz oluyor.
Mesela zeytinyağlı taze fasulye yemeğini aynı malzemeler ile yalnızca 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişiriyorum. Zeytinyağlı yemekleri çok tatlı sevdiğim içinde, şeker yerine tatlandırıcı (splenda) ekliyorum. :)
Havucu su ile pişirip, light yoğurt ve sarımsak ile, kabağı ise tost makinesinde ızgara yaparak tükettiğimi söylemiştim.
En çok sevdiğim şeylerden biri de; patlıcanı közleyip, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve biraz limon ile tatlandırdıktan sonra közlenmiş biber, köfte ya da et ve üzerine azıcık pişirdiğim domates sosu ekleyerek yaptığım Dukan kebap. :)
Aynı şekilde kabakları da ızgara yaptıktan sonra üzerine köfte ya da et ve üzerine çok az sarımsaklı yoğurt ve  domates sosu gezdirdiğim Dukan İskender. :)
Gördüğünüz gibi işin içine sebzeler girince uydurmalar da çoğalıyor haliyle :)

Yulaf kepeğini krep halinde sevemediğimi söylemiştim. Her gün akşam üzeri; 2 yemek kaşığı yulaf kepeği, 2 yemek kaşığı light yoğurt, bir küçük light meyveli yoğurt ve 1 splenda ile kocaman bir kase karışım yapıyorum. Hem serin bir tatlı yiyormuş hissi veriyor, hem de tok tutuyor.

Çayı zaten şekersiz içtiğim için sorun yok, kahveme de bir splenda ekliyorum ve havaların ısınmasıyla birlikte çok abartmadan diyet limonata ve kola tüketiyorum, özellikle diyet kolayı tadını çok sevmesem de tatlı krizlerine önlem olarak içiyorum, yarım bardak bile içsem bütün gün ağzımda şekerli bir tat bırakıyor. :)
Ve tabi ki; diğer içeceklerin miktarı ne olursa olsun her gün mutlaka 2 lt. su içiyorum.

Diyetimde beni vicdan azabına sürükleyen, aslında ben bu işi adam gibi yapamıyorum, tam düzgün yapsam eminim daha çok verirdim, ne kadar iradesiz bir insanım ben şeklinde kendimi acımasızca hırpaladığım tek bir konu var; Erik!...
Evet, şaşırmayın aynen öyle. Kendime atmadığım fırça, etmediğim acı söz kalmadı belki utanırım da erik yemem diye ama yok bir kulağımdan girdi ötekinden çıktı. :(
Seyir evresinde meyve yok ama ben erik raflarda göründüğü andan itibaren her gün biraz arttırarak son zamanlarda bir kaseye çıkartarak erik tükettim.
Neyse ki zamanı geçiyor yavaş yavaş ve bende güçlendirmeye geçiyorum zaten, olan oldu yapacak bir şey yok. "Yemeseydim ne kadar zayıflardım acaba?" sorusu hep aklımın bir köşesinde ama kısa zamanda istediğim kiloya inebildiğim için kendimi biraz olsun rahatlatıyor, eriği kendime verdiğim bir ödül gibi kabul ediyorum. :)


Ben bu diyette kitaptan farklı olarak çok az zeytinyağı da tükettim. Normalde kesinlikle yağ yok hatta "teflon tavaya bir kaç damla yağ damlatın, sonra peçete ile silin" diyor, o derece.
İlk zamanlar böyle de yaptım ama bağırsak sistemim ile ilgili ciddi sorun yaşadım. Ayrıca okuduğum pek çok makale de bazı yiyeceklerin özellikle sebzelerin, bir miktar yağ ile çok daha rahat sindirildiğini ve vücuda faydalı hale geldiklerini okudum.
Bu nedenle salataya 1 tatlı kaşığı, et pişirecek isem tavaya 1 tatlı kaşığı gibi ölçülerde zeytinyağı ekliyorum. Bu şekilde herhangi bir bağırsak sorunu da yaşamıyorum.

Gelelim tatlı krizlerine; ilk zamanlar light meyveli yoğurtlar ile gayet güzel idare ettim ama orucun son günlerde bünyeyi zorlaması gibi son zamanlarda yetmemeye başladı. :)
Bende Dr.Oetker'in light pudinglerini devreye soktum. Light süt ile pişiriyor, sabah kahvaltıdan sonra çay ya da kahve ile keyif yapıyorum. :)
En yakın zamanda Tefal dondurmacım ı kullanarak diyet dondurma tarifi deneyeceğim valla söz en kısa zamanda :)

Son olarak diyetin başından beri her gün mutlaka 30 dk. tempolu yürüyüş yaptığımı söylemeliyim. Bu da mutlaka listenizde olması gereken bir detay. Spor; bilirsiniz, yaptıkça yapmak istenen bir şey. :) Ben ilk günlerde banttan yirmi dakikada nefes nefese inerken, şimdilerde 35 dk. 3 km. yürüyor ve her seferinde 550 kalori yakıyorum. :)


VE 3.AŞAMA; GÜÇLENDİRME EVRESİ...
Başta da söylediğim gibi, Pazartesi itibariyle güçlendirme evresine geçiyorum. Aslında güçlendirme evresi istediğiniz kiloya indiğinizde geçtiğiniz ve olduğunuz kiloyu sabitlemek için uygulanan bir dönem.
Hesaplaması da; verdiğiniz kilo başına 10 gün. Yani diyelim ki 12 kg. verdiniz; 120 gün güçlendirme diyeti yapıyorsunuz.
Kitapta her evre olduğu gibi bu evrede çok detaylı şekilde anlatılıyor. Ne yiyip, ne yiyemeyeceğiniz yine harfiyen belli :)
Aslında ben henüz istediğim kiloya inmedim, dukandiet.com sitesindeki anket; "58 kg. olmalısın" dediği için kendime 12 kg. hedefi koymuştum. Asıl hayalim; 55 kg. olmak...
Ve bu kiloya gelene kadar da seyir evresi yapmam lazım normalde. E peki ben neden geçiyorum güçlendirmeye? :)
Ana sebep şu; her ne kadar kilo veriyorum, çok mutluyum, çok rahat yapıyorum ben bu diyeti, süperim, harikayım, traylaylaylom diye kendi kendime gaz versem de ben bu diyet işinden hafiften sıkılmaya başladım.
Yani son bir kaç gündür "şunun ucundan azıcık yesem ne olur ki" kıpırdanmaları başladı. :)
Ki kanımca bu çok tehlikeli bir dönem. Hafta sonu dayanamayıp, iki tane İzmir lokması yedim mesela! :)
Sonra vicdan azabı içinde kitabı elime aldım ve güçlendirmeyi bir kez daha okudum.


Güçlendirme evresinde işin içine meyve giriyor, her gün iki dilim tam tahıllı ekmek, peynirler, nişastalı sebzeler, hafta da iki gün hamur işi ve hafta da iki gün -sınırsızca yediğiniz- ödül yemeği var.
Birden kafamda bir ampul yandı. :) Hafiften sıkılmaya başladığım bu dönemde sabahları yapacağım kaşar peynirli bir tost, domates soslu bir makarna ya da dışarıda istediğimi yiyebileceğim bir ödül yemeği bana çok güzel bir moral olur ve diyetimi eskisi gibi bağlılıkla devam ettirmemi sağlar diye düşünüyorum.
Üstelik bu evre kendinizi bıraktığınız bir evre değil, şeker yine yok, yağ yine yok. Pasta, tatlı, börek, çörek abur cubur ve kuruyemişte yok.
Üstelik her perşembe saf protein günü olacak, yulaf kepeği yenecek ve yürüyüşe de devam edilecek...
Yani sözün kısası; diğer iki evredeki kadar hızlı olmasa da ben bu evrede de yavaş yavaş kilo vermeye devam edeceğimi düşünüyorum.
Yanılıyorsam da bunu zaman gösterir ve ben seyir evresine yine geri dönerim. :)

Güçlendirmeye geçmenin bir diğer nedeni de, daha doğrusu küçük bir kısmı; Pazar akşamı tatile çıkıyor olmamız. :)
Kısmetse önümüzdeki hafta canım memleketim Erdek'te olacağız, zaten orada -kıymalı börek gibi, sahilde hamburger, patates kızartması ve çekirdek gibi- :) burnumda tüten ama yiyemeyeceğim pek çok lezzet var, hiç değilse tam buğday ekmeği ve mihaliç peyniri ile çay bahçesinde kahvaltı yapar, ödül yemeği olarak; bir akşam, geçen yıl tadına doyamadığım cantıktan yerim diye düşündüm. :)
Yani tatil dönüşü; "o kadar uğraştım 11 kg. verdim ama tatilde dayanamayıp 3-5 kg. aldım yine" şeklinde bir cümle kurmak istemediğim için geçiyorum güçlendirme evresine...

Umarım bu yazı, Dukan diyetine başlamayı düşünen ya da başlamış ama kafasında soru işaretleri olanlara , her ne kadar değişik bir tarif ya da menü içermese de ufak tefek püf noktaları anlamında yararlı olmuştur. Yazıda unuttuğum herhangi bir konuda sorularınız için yorum bırakabilirsiniz, tatil nedeni ile çok hızlı yanıt veremesem de mutlaka dönüş yaparım biliyorsunuz.
Tabi sadece soru değil, altın değerindeki önerilerinizi de bekliyorum. Geçen yazıda ki önerilerin hepsi inanılmaz işime yaradı. :)
Hepinizi sevgiyle kucaklıyor, bir sonraki yazıya kadar kendinize iyi bakın ve beni unutmayın diyorum efendim... :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fallout: New Vegas – %100 Türkçe Yama

Girne Amerikan Üniversitesi ile Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de oku!

FileViewPro 2013 1.5.0 Türkçe Full Tam indir