Son bir saattir, yazıyorum, siliyorum, yazıyorum, siliyorum.
Bazı kelimeler duygularımı anlatmaya yetmiyor, bazıları gözüme çok sert görünüyor, bazıları ise duygularım karşısında çok hafif...
Muhtemelen şu andan itibaren artık silmeyeceğim ve bittiğinde basacağım yayınla butonuna...
Blogumu; uzun, oldukça uzun bir zamandır güncelleyemiyorum malumunuz ve bu beni sandığınızdan ve
sizlerden daha fazla üzüyor :(Yakın zamana kadar sadece sitem dolu yorumlar alıyordum, bunlar beni elbette üzüyor ama bir yandan da tatlı tatlı sevindiriyor idi. Özlenmek, aranmak, sorulmak kimin hoşuna gitmez ki...
Sonra yorumlar biraz sertleşmeye başladı, bu kez üzülmekten öte kırılmaya başladım.
Son haftalarda ise aldığım bir kaç mail ve yorum artık deyim yerinde ise; "terbiye sınırlarını çoktan aştı"!...
Yapmayın, etmeyin bende insanım, hem de tahmin ettiğinizden çok daha duygusal ve hassas bir insan, yaralamayın artık beni...
Blog yazmak gönül işidir, bir hobidir...
Gönül isteğiyle, severek yapılırsa güzeldir, anlamlıdır, bir görev haline dönüşmemelidir.
İş gibi bakılmamalıdır.
Bu en azından benim için böyle...
Butik kurabiye, pasta siparişlerimin ve kurslarımın yeni yeni başladığı dönemde hemen
www.mugehuner.com u kurdum.
Bunun çok önemli bir sebebi vardı; blogumun bir butik pasta bloguna dönüşmesini istemiyordum, sadece yemek tarifleri ve sofra dekorasyonlarından oluşan bir yemek dergisi gibi kalsın istiyordum...
Sık sık yazamasam da sadece içime sinen tariflerin olduğu bir yemek dergisi...
Blogumu güncelleyememek beni üzmüyor mu sanıyorsunuz?
Blogum benim kelimenin tam anlamı ile çocuğum gibi, 2007 den beri yazdığım, hemde öyle böyle değil, inanılmaz bir özen göstererek yazdığım, sanki bir parçam...
Takip edenler bilir, basit bir tarifi yazmak için bile yarım günümü harcarım ben, imla kurallarına olsun, tarifin üzerine yazdığım anılarım olsun hepsine çocuğum gibi özenir, üzerine titrerim.
Tarifi defalarca dener, "tutan tarifler" olması için çabalarım.
Basit olsun, zor olsun en ince detayına kadar anlatırım.
Fotoğrafının güzel olması için eşimi canından bezdiririm, beğenmezsek fotoğrafı, bekletirim tarifi, bir sonraki denemeyi ve çekimi...
Sorulan her soruya dilim döndüğünce yanıt vermeye çalışırım, yazılarımda soru sorulmayacak kadar detay vermeme rağmen...
Bu; bundan sonra da böyle olacak, geçen hafta ciddi ciddi kapatmaya bile karar vermiştim blogumu ama sonra vazgeçtim.
Neden yapayım ki böyle bir şey, yılların emeği var bu sayfalarda, yılların paylaşımı, yılların anısı...
Binlerce seveni, takipçisi var ve dört-beş kendini bilmezin gücü yetmeyecek bu hevesimi kırmaya...
Yazmaya devam edeceğim, belki bir sonraki tarif; bir kaç ay sonra gelecek, belki sonrakiler aynı ay içinde 5-6 kere...
Ne olursa olsun, ben çocuğum gibi sevdiğim bu hobiden vazgeçmeyeceğim...
Günlük hayatım, anlık iletilerim, yediğim, içtiğim, gezdiğim yerler kısaca hayatımdan güncel detayları
facebook ve
twitter hesabımdan takip edebilirsiniz...
Dediğim gibi Hünerli Bayanlar yemek ve sofra dekorasyonu blogu olarak hayatına devam edecek...
Bu yazı yorumlara kapalı olacak, neden mi?
Eminim moralimi düzelten bana güç veren harika yorumlar gelecek ve bazı kendini bilmezler sadece hoşuma giden yorumları yayınladığımı düşünecek...
Bunu istemiyorum, beni sevdiğinizi, Hünerli Bayanlar'ı sevdiğinizi en az benim kadar ona sahip çıktığınızı biliyorum...
Bu bana yeter...
Hepinizi sımsıkı kucaklıyor, gözlerinizden öpüyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder