Hint filmi deyince ne geliyor aklınıza? Bir süre öncesine kadar benim aklıma müzikli danslı acayip acayip filmler gelirdi… Şimdilerde aklıma gelen tek şey Aamir Khan doğrusu :)) Adam oynuyor, gülüyor, ağlıyor kendine hayran bırakıyor. Aamir Khan etkisi kolay geçmese de Bollywood denince aklınıza ikinci üçüncü sırada gelmesi gereken şey yine şarkılar tabii. Adamlar ne kadar çok seviyor müziği arkadaş! Her filmde bir -hatta birkaç- klip var resmen. Kocaman karizmatik adamların dramatik bir sahnenin ortasında klip çekimine geçiş yapmalarına çok gülüyorum :D Bir sonraki sahneyi, repliği beklerken bir bakıyorsun çalgı çengi başlıyor adamlar oradan oraya hoplaya zıplaya şarkı söylüyor falan olmuyor valla :D Müziksiz filmleri var mı çok merak ediyorum, biri bu adamlara film için en gerekli şeyin senaryodan önce müzik olduğunu söylemiş olmalı. Tuhaf bir etkileri de yok değil hani, bir süre sonra kendinizi tempo tutarken yakalayabilirsiniz veyahut daha da kötüsü tempo tutarken ev halkından birine yakalanıp “N’apıyon deli!” bakışına maruz kalabilirsiniz, benden söylemesi. Uzatmadan izlediğim birkaç bolivud filminden bahsetmek istiyorum. En sevdiğimden başlıyorum tabii ki:
Every Child is Special/Taare Zameen Par/Her Çocuk Özeldir: Farklı bir çocuk olmanın zamanla insanı nerelere sürüklediğini nasıl yalnızlaştırdığını hatta nasıl anormalleştirdiğini ve sadece bir kişinin durumu fark etmesiyle aslında her şeyin yanlış değerlendirme olduğunu, esas sorunun ebeveynlerde ve kötü eğitim sisteminde olduğunu daha güzel anlatan başka bir film izlememiştim.
Tıpkı 3 idiots filminde olduğu gibi bu filmde de eğitim sistemine karşı mesajlar var ama merak etmeyin sıkıcı değil ki 3 idiost da sıkıcı değildi öyle bir anlam çıkarmayın sakın. İlk defa bir filmin sonunda mutluluktan ağladım :)) Çok güzeldi. Çocuklarla ilgili bir mesleğiniz -veyahut çocuğunuz- varsa özellikle izleyin. İzlediğim en iyi filmlerden idi.
My Name is Khan: En sevdiğim film bu da olabilir esasında bir türlü karar veremedim :’) Shahrukh Khan ve Kajol ile tanışmama vesile olan güzel film. Shahrukh amcanın ne güzel bir oyunculuğu vardı öyle. 2010 yapımı film ülkemizde de gösterime girmiş sanırım ama hatırlamıyorum, keşke haberim olsaymış, sinemada izlemek isterdim. Film, Asperger sendromlu olan Rızvan Khan’ın annesinin vefatından sonra Amerika’ya kardeşinin yanına gitmesiyle değişen ve değiştirdiği hayatları anlatıyor. Rızvan sendromlu bir çocuktur esasında ama o kadar saf ve dürüsttür ki annesinin ona öğrettiği “Dünyada sadece iki tür insan vardır: İyi şeyler yapan iyi insanlar ve kötülük yapan kötü insanlar. İnsanlar arasındaki tek fark budur” lafını ömrü boyunca hayat felsefesi haline getirir. Çok güzel adamdı Rızvan, çok iyiydi.
Amerika’ya abisinin yanına gelip yerleşince abisinin ve daha çok yengesinin desteğiyle kendi başının çaresine bakar hale gelir. Bir gün çok güzel bir kadınla tanışır; Mandira. Gel zaman git zaman Mandira’ya aşık olur… Çok sonra kusursuz bir hayat denilebilecek bir düzeye gelir ta ki 11 eylül saldırısına kadar. 11 Eylül sonrası Amerika’da yaşayan Müslümanlar için kabus başlar, tabii Rızvan ve ailesi içinde. Bir de bakarız Rızvan yollardadır, kendisine söylenen bir şeyi hastalığından ötürü ciddiye aldığı için yollara düşer ve hayatının en anlamlı yolculuğuna başlar. Film Rızvan’ın yolculuğuyla başlıyor ama arada çocukluğuna gidiyor sonra Amerika’ya sonra başka yerlere… Her karakteri ayrı ayrı tanıtıp yazıyı detaya boğmak istesem de filmi izlemenizi daha çok istediğimden böyle kapalı anlatıyorum. Çokça güldüren, hüzünlendiren gülümseten bir film: İzleyin izleyin izleyin.
Fanaa: Yine başrolünde Aamir Khan’ın oynadığı hafiften yeşilçam hissi veren romantik bir film olarak başlayıp hareketlenen sonra drama bağlayıp bir şeyler anlatmaya çalışan değişik bir film. Doğuştan kör olan Zooni’nin çapkın ve ağzı fazlasıyla laf yapan tur rehberi Rehan’a âşık olmasıyla başlıyor film. Her şeyin bittiği noktada çok farklı bir açıdan yeniden başlayan bir film bu. Her Hint filminde olduğu gibi yine şarkılı türkülü bir film birkaç şarkı çok hoşuma gitti, zaten genel anlamda müzikleri kulağa hoş geliyor. Filmin ilk bölümünü çok sevdim, o kadar şiirseldi ki. Güzel filmdi güzel. İzleyin.
Ghajini: Uzunn bir film daha :’) Yine –evet yine- Aamir Khan’ın başrolünü süslediği bir film. Aradığınız her şey bu filmde: Zengin erkek-Fakir kız, aksiyon, dram, romantizm, gerilim… Film bir günümüze bir geçmişe gidip geliyor günlükler sayesinde. Ghajini filmin en kötü adamının adı, birazcık hayal kırıklığına uğramıştım Ghajini’nin kim olduğunu öğrenince sonuçta film sadece aksiyon değil aynı zamanda bir aşk filmi ne diye gidip kötü adamı bu kadar öne çıkarıyorsun.. Aamir Khan filmdeki adıyla Shanjay başına aldığı ağır bir darbeden dolayı geçici hafıza kaybına uğrar, on beş dakikadan fazlasını hatırlayamaz her on beş dakikada bir hafızası yenilenir. İntikam almak isteyen biri için ne kadar kötü bir durum di’mi? Shanjay da böyle düşünmüş olacak ki vücudunun her yerine hayatının amacını dövme olarak yazdırır: Ghajini’yi öldür!
Shanjay hafızasına rağmen her yerde Ghajini’yi ararken bir polisin Shanjay’ın günlüğünü bulmasıyla geçmişe döneriz: Shanjay ve büyük aşkı Kalpana. Günlük sayesinde adamın neden intikam yemini eden biri haline döndüğünü görürüz. İki parçadan oluşan günlüğün ilkini polis sayesinde okur neler olmuş görürüz en kritik anda biten ikinci günlüğü ise meraklı bir tıp öğrencisi sayesinden daha sonra okuruz. Güzel bir filmdi, bunu da izleyin :’)
Dil Chahta Hai: Tabii ki yine bir Aamir Khan filmi! Aksini düşünmeniz çok ayıp :P Yukarıdaki filmlerden sonra biraz hayal kırıklığı olsa da fena film değildi. Üç üniversite öğrencisinin arkadaşlıklarını ve aşk hayatlarını konu alan bir film. Farklı karakterlere sahip olmalarına rağmen birbirlerini tamamlayan bir arkadaşlıkları var bu üçlünün. Akash(Aamir Khan) çapkının önde gideni, aşka inanmayan aşkla dalga geçen biri ki siz bu delikanlının filmin sonundaki akıbetini tahmin ediyorsunuzdur :D Diğer ikisi ise daha normal karakterlere sahip; her çıktığı kızı hayatının kadını sanan aşka aşık Sameer ve aşk hakkında çok fazla konuşmasa da günü geldiğinde şaşırtıcı bir aşkla karşımıza çıkan ressam Sid.
Hepsi de aşkı bulduğunu düşündüğü anda arkadaşlıkları yara alır ve ayrı yerlere savrulur. Aşk hayatlarının ne olacağını az çok tahmin edebiliyorsunuz. Filmde sevdiğim şey arkadaşlıkları idi. İzlenmeye değer.
I Hate Love Storys: Ve başrolünde Aamir Khan’ın olmadığı bir film. *şakşakşak* Ama yine de bir şekilde bağlantısı var çünkü başrolde oynayan eleman Aamir’in yeğeni Imran Khan :D Filmi çok beğenmedim çerezlik bir film üstelik fazla uzun. Konu klasik: Aşka inanmayan çapkın gencin, aşkı, aşk filmi setinde yardımcı yönetmen olarak çalışırken bulmasını konu ediyor. Aşık olduğu kız da aynı filmin sanat yönetmeni. Daha önceki bu tarz filmlere göndermeler yapıyor film yer yer. Merak etmeyin Hint filmlerinin olmazsa olmazı klipler bu filmde de var ve itiraf etmeliyim ki ilk defa atladım o sahneleri :D En beğenmediğim film oldu kendileri. Imran Khan’ın diğer filmlerine şans vereceğim, güzel bir filmdi vardır illa ki..
3 Idiots filminden bilerek bahsetmedim çünkü her yerde var o film, izlemediyseniz onu da izleyin. Merak etmeyin orada da Aamir Khan var *sjdfhjsadfkj*
İzlenmeyi bekleyen birkaç hint filmi daha var, onları da izler beğenirsem yazarım. Yukarıdaki filmleri izlemediyseniz tavsiye ediyorum hepicüğünü. Çok fena dram olduğundan şüphe ettiğim Black filmi var ilk sırada. Tırsıyorum.
Görüşürük^^
Yorumlar
Yorum Gönder