BU SOFRA DA; PEMBE TURKUAZ BİR SOFRA OLSUN İSTEDİM... :)Heyhatt, hanımlar beyler, keşke şu an, bu yazıyı yazarken; beni bir kamera ile izleme şansınız olsaydı, ahh olsaydı...
Nasıl gülerdiniz halime :) Çocuklar gibi şenim akşamdan beri...
Niye derseniz bloguma yeni bir yazı ekliyorum, hemde bir arkadaşımın sofrası değil, katıldığım bir partinin değil, bildiğin kendi kurduğum, kendi sofram!
Çook şükür...
Nihayet bütün şartlar bir araya geldi, ya sofra kurarım fotoğraf makinesi iş yerinde kalmıştır, ya kurduğum sofra yayınlanmaya layık bulunmamıştır ya da en çok karşılaşılan durum sofra kurup, misafir ağırlamamışımdır... :(
İşte dün akşam; hem uzun zamandır yapamadığım bir şeyi yapıp (işten erken eve gidip, dinlenmek) hem de sakin sakin soframı kurup, hazırlık yaptığım, hem de eşimin naz yapmadan; "hadi çekeyim bari bir kaç kare" dediği bir akşam oldu...
Dikkatli takipçilerim hatırlayacaklardır, yaklaşık iki yıl önce yeni evimize taşındık. Bu evle birlikte yepyeni arkadaşlar, cici komşular edindik. Bazıları ile oldukça samimi olduk ve sürekli görüşür, oyun, film, dizi geceleri yapar hale geldik. Çok mutluyuz bu durumdan :)
Dün gecede yine cici komşularımız Selen ve Cenk geldiler bize. Bu kez şaşırttım onları, dışarıdan bir şeyler söylemek ya da tost yapmak yerine bildiğin sofra kurdum! :)
Tamam, çeşit çeşit yemeklerin olduğu bir davet sofrası değildi ama zaten ana yemeğimiz balıktı ve balığın yanına salatadan başka bir şey gerekmez! :)
Bir zeytinyağlı, bir de Ege'li Cenk'i memnun edecek sebze tabağı hazırladım, oldu bitti... :)
Hadi sofranın detaylarına bakalım :)
Soframızda neler vardı;
- Kremalı Mantar Çorbası
- Deniz Levreği
- Zeytinyağlı Portakallı Kereviz
- Mevsim Salata
- Izgara Sebze
- Mısır Ekmeği
Mısır ekmeği tarifi;
arşivimde mevcut. Oldukça sık yapıyorum, hele balık varsa mutlaka yapıyorum :)
Yumuşacık, kek gibi dokusu ile bayıldığım bir lezzet...
Zeytinyağlı Kereviz tarifi de;
arşivimde mevcut... Yalnız belirtmem gereken önemli nokta, arşivdeki tariften farklı olarak ben sadece portakal suyu ile pişiriyorum. Ortalama 1 su bardağı taze sıkılmış portakal suyu kullanıyorum, hakikaten şahane oluyor...
Bu yemeğin adını bir türlü koyamadım, sebzeli sandviç, sebze kulesi vs. :)
Hatırlarsanız
benzer bir versiyonunu patlıcan ile yapmıştım. Bu tarif ona göre çok hafif, çünkü kızartma değil.
Malum; fazla kilolardan kurtulduk, artık hayatımıza daha dikkatli devam ediyoruz. :)
Yapımı ise basit ötesi; havuç ve brokoliyi; Tefal Nutricook kullanarak, buharda haşladım.
Kabağı ise biraz daha lezzetli olması için fırınladım. Aşağıdaki kolajda fikir olsun diye fotoğrafını da ekledim.
Kabakları yağlı kağıt serili tepsiye dizip, her iki tarafını da sızma zeytinyağı ile güzelce yağladım. 180 derece fırında 20 dk. kadar fırınladım. Sonra bir kat kabak, bir kat havuç, bir kat kabak şeklinde dizdim.
Üzerlerine sarımsaklı yoğurt gezdirdim.
Bu yemeği bir daha ki sefere; iki kabak diliminin arasına yoğurtlu havuç mezesi koyarak yapmayı düşünüyorum. Ya da kabağı ortadan ikiye bölüp, ortasını kayık şeklinde oyup, fırınladıktan sonra yoğurtlu havuç mezesi de konabilir.
Aklıma gelenleri yazıyorum ki; benim hızım göz önüne alınacak olursa, ben yapana kadar aranızdan çoktan yapıp hayata geçirenler olabilir. :)
Yemeğe geçmeden önce sehpada atıştırmalık bir şeyler olmasını çok seviyorum...
Bu bazen, salatalık, havuç dilimleri ve cips oluyor, bazende böyle Mısır Çarşısı tarzı... :)
Soframızdan bazı detaylar...
Turkuaz ve pembe ağırlıklı, bol kuşlu gece boyunca dilimize dolanan esprisi ile; ingiliş tarzı! :)
Şamdanların üzerindeki gülleri; şeker hamuru ile ben yaptım bu arada.
Kullanmadığımız zamanlarda içinin boş görünmesi hoşuma gitmediği için böyle bir formül buldum.
Buna benzer bir "diy" projemde çay kutusunun üzerine şeker hamuru ile nakış deseni yapmaktı.
Facebook'tan takip edenler hatırlarlar. :)
Bu objenin en sevdiğim yanı; begonvilleri, balkonumuzdaki begonvil ağacından toplayıp, kurutmuş olmam.
Gümüş cevizler ise Adaşımın yeni yıl sofrasından istediğim şirinler. :)
Bu kolajdaki her bir fotoğrafın ayrı bir anlamı var. :)
İlk fotoğraf "balığı nasıl yapıyorsun" diye merak edenler için; yağlı kağıda dizip, üzerine sızma zeytinyağ gezdirip, bolca tane pembe, beyaz, karabiber ve iri çekilmiş tuz serpiyorum. 180 derece fırından 25 dk. fırınlıyorum.
Evde kesinlikle rahatsız edici bir koku olmuyor, çok tavsiye ederim.
İkinci fotoğraf; kremalı mantar çorbasının ön hazırlığı... :)
Üçüncüsü ise kabak kulesinin fırına girmeden önceki hali...
Son fotoğraf ise; aylardır mutfağa girmeyen eşini, üzerinde önlükle, sebze doğrarken gören bizim beyin, "amanin bu anı belgelemem lazım" deyip, telefona sarıldığı an... :)
Arayı çok açmadan, kremalı mantar çorbasının tarifini de vermek istiyorum. İnşallah diyorum, Amin diyorum. :)
Sevgilerle...
Yorumlar
Yorum Gönder