Kadın olmak birçok açıdan zordur; özellikle de Türkiye'de yaşayınca daha da zor... Kıl-tüy, kılık-kıyafet, makyaj, saç, oturma-kalkma şekli, erkek arkadaşlar, taciz-tecavüz, şiddet, psikolojik baskı ve daha bunlar gibi sayılabilecek birçok neden var, kadın olmayı daha da zorlaştıran. Aslında hepsine neden olan baskıyı tek bir cümlede özetleyebiliriz ''Elalem ne der?''
Ülkemizde hatta sadece ülkemizde de değil dünyada kadın sanki bir ticari malmış gibi dış görünüşünden, davranışına her şeyiyle ağır ve acımasız bir şekilde eleştirilmekte.Kadının insan olduğunu unutan zeki erkeklerimiz, biz kadınları gaz çıkarmayan, tuvaletini yapmayan, kılsız, tüysüz, terlemeyen, saçı yağlanmayan, vücudu kalemle çizilmiş gibi kusursuz, yüzü yapay bebek gibi pürüzsüz kısacası plastik barbie bebek görmek istiyor. Bunu isteyen de genelde bir roll-on bile kullanmaktan aciz kıl tüy içinde kalmış sevgili erkeklerimiz.
Bunları istemekle de kalmayıp karşılarında barbie bebek gibi kızları göremeyince en ufak kusurları bile sanki kendileri mükemmellermiş gibi öyle bir eleştiriyorlar ki inanamazsınız.
Şu kız, ayı gibi kalçası olmasa güzel, şunun burnu Gargamel gibi, aaa bunun kol tüyleri benden fazla, şu eteğe bak kesin k***r, o terlemiş mi ıyyy, şuna bak yer elması, o göğüs ne öyle belli bile olmuyor kadın dediğinin hatları olacak, ay şu çok şişko kız dediğin zayıf olur, o ne öyle kemikleri sayılıyor kadın dediğin etli butlu olacak... Kısacası her şeye söyleyecek sözleri yapacak eleştirileri var. Yaranabilmek mümkün değil.
Ne demek kadın dediğin böyle olacak? İnsanız biz plastik barbie bebek değil.
Erkeklerle ilgili daha birçok problem var ama zannetmeyin ki bunu yapan sadece onlar. Bazen de kadınların en büyük düşmanları kadınlar olabiliyor, işte ''Elalem ne der?'' kısmı da en çok burada devreye giriyor. Tecavüze uğrayan bir bayan için ''Aman o da aranmasaymış.'' , ''O kadar dar giyinmeseymiş.'', ''Ne işi varmış sokakta.'' gibi cümleler kullanacak kadar acımazsız olabiliyorlar, asıl suçluyu suçlamak yerine zarara uğrayan hem cinslerini suçlamaktan çekinmiyorlar.Evet bunu söyleyen erkekler de var ama kadınlar beni çok daha fazla şaşırtıyor.
Bu kadar mı? Tabii ki değil.Sevgiliniz olur, aman sakın ha dedikoducu teyzelerden biri görmesin. Sizi sadece yan yana görürler, bir bakarsınız kulaktan kulağa çok farklı şeyler anlatılmaya başlanmış. 18 yaşınızı geçmenize rağmen sevgiliniz olduğu için yargılanırsınız, ama sizden üniversiteden hemen sonra evlenmenizi beklerler. Evlendiniz mi hemen çocuk yapın, yoksa bir başkasından kısır olduğunuzu duyabilirsiniz! Bir gün vakit bulamayıp bakımsız gezseniz sizden bakımsızı olmaz.
Daha neler neler... Kısacası eğitimsiz, cahil bir kesimde kadın olmak zor zanaat, robot olmadığınız sürece. :) Kendimizi ne kadar anlatırsak anlatalım onların görmek istediklerinden öteye gidemeyiz insanların gözünde.
Son olarak, erkek düşmanı olduğumu düşünmeyin tabii ki her erkek böyle değil, ama maalesef bunlardan çok var.Dedikoducu teyzelere gelince onlar her yerde, virüs gibi türüyorlar. Blogunda misafir yazar olma şansı verdiği için Sawako'ya teşekkürler, benim için farklı bir deneyim oldu.
Sawako'dan;
"Elalem ne der?" cümlesi eskiden olduğu gibi günümüzde de yaşantımızı etkileyen faktörlerin en başında geliyor.Biz elalemi umursayıp onların kalıplarına girmek zorunda hissediyorken onlar sıra kendilerine geldiğinde bütün kurallarını işlerine geldiği gibi evirip çevirip ortadan yok ediyorlar.Hani giyim kuşam üzerine bir fıkra vardır ya hocanın kızına yakışıyor diye, aslında durum tamamen ondan ibarettir.
Bilmeyenler için fıkra;
Karadenizde hoca camide vaaz veriyormuş:-Kızlarımıza sahip çıkalım, çok açık giyiniyorlar, boya sürünüyorlar, zincir takıyorlar, kısa giyiniyorlar... derken cemaatten biri seslenmiş:-İyi de hoca senin kızda bunları yapıyor.Hoca cevabı verir:-Şimdi Allah var, bizim kıza yakışıyor :)
Yazı için bloguma misafir yazar olan Sözlerimin Altyazısı blog sahibesine teşekkürler :) Siz de misafir blogumda misafir yazar olmak istiyorsanız bana bogurtlenrecelimiz@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder